Bazen kendi kendime düşünüyorum, bilim nasıl bir şey böyle. Düşündükçe hayretler içinde kalıyorum. Her düşünceden sıyrılıp kullandığınız bilgisayara bir bakın. Önünüzde bir monitör var, içerisinde çeşit çeşit renkler çıkıyor. Bir harddiski var içerisine yüzlerce kitabı, bir insanın öğrenmesinin uzunca yıllar süreceği bilgileri kısa bir sürede yüklüyorsunuz. Çok garip değil mi? Önünüzde bir klavye tuşlara basıp bir şeyler yazıyorsunuz ki dokunmatik ekranlardan hiç söz etmiyorum bile.
Peki bunca işi yapan ne var ki ortada? Sadece prizden bilgisayarımıza gelen elektrik. Peki bu elektrik ne işe yarıyor? Bir bakmışsınız ses olmuş, bir bakmışsınız görüntü olmuş, bir bakmışsınız bir mühendisin günlerce çözmeye çalıştığı bir problemi saniyeler içerisinde çözmüş. Bunlar hep bilimin bu kadar ilerlemesi! sayesinde.
İşte bunları düşündükten sonra aklıma bunların içindeki sır geliyor. Peki biz bu kadar üstün! bir teknolojiye nasıl oldu da ulaşabildik? İşin aslı sadece atomun etrafındaki bir adet elektronun nasıl hareket edebileceğini bir nebze olsun öğrendik ki elektron hakkında hala bir çok meçhul mevcut. Gerçekten çok garip değil mi? Mikro dünyaya indiğimizde en basit olan şeyi bile biraz tanıma ile ne kadar hayretlere düştüğümüzü görürken peki daha ilerisinde ne var? Hiç bir atomu düşündünüz mü? Bir elektronun çekirdek etrafında dönüşünü? Bazen kendimi bir atom gibi, bazen de bir elektron gibi düşünüyorum ve o alem o kadar farklı geliyor ki. İnsan kendini en sonun da Allah (cc) yüceliğinde buluyor ki bizim aklımızın hayalimizin alamadığı bunca şey asırlardır hiç aksaman çalışmaya devam ediyor.
Bu güne kadar tefsirlerde hep anlatıldı, Rabbimiz insanlığa ve cinlere meydan okuyarak bu ayetler gibi bir ayet ortaya getiremezsiniz diye buyurmuş. İşte asıl ayet bu değil midir? Dünya üzerinde milyonlarca bilim insanı bir şekilde örgütlenip çalışmalarını yapıyorlar ama sonuçta hala aynı yerde duruyorlar. Bir atomun elektronunda. Birazcık çekirdeğe yaklaştığımızda sonuç hüsran oluyor, hiçbir şekilde hükmetmeye gücümüz yetmeyen nükleer enerji meydana geliyor.
Astronomi üzerinde bir konferansta bulunuyordum ve konuşmacı konferansta "Allah (cc) insana her şeyi vermiş ama en zayıfını vermiş" demişti göz için. O konferansta buna bir anlam verememiştim zira göz şu andaki bir çok makineden çok daha üstündü, ama o zaman ki cahilliğimi şimdi daha iyi anlıyorum, bizim üretemediğimiz bir göz bile, aklımızın mantığımızın alamadığı bir dünyada ki bu dünya içinde bulunduğumuz dünyadan başka her şeyi içeriyor, hem uzayı hemde mikro dünyayı kastediyorum, çok aciz kalıyor. Her okuduğumuz, her öğrendiğimiz şeyden sonra dahada acizleşiyoruz.
Artık şunu düşünmeye başladım, bilginin bir sonu yok, en azından insanoğlu için, geçtiğimiz son asrın teknolojideki ilerlemesi gibi milyonlarca asır daha geçirsek yinede öğrenecek o kadar çok şey kalır ki geride. İnsanoğlu o kadar aciz ki. Bazen kendi kendime düşünüyorum bir şeyler öğrenince artık çok şey öğrendim, sanki karşımda dünya duramaz gibi geliyor, sonra bir bakıyorum ki koca bir uzayın içindeyim, bunun içerisinde devasa bir güneş ki uzaya göre bir hiç, sonra dünya diyorum ki dünyada güneşe göre bir hiç, sonra aya bakıyorum bana göre devasa ama dünyaya göre hiç, sonra karıncaya bakıyorum ama oda atomlardan elektronlardan oluşmuş, quarklardan ve daha adını bilmediğimiz onca şeyden oluşmuş. Ve bir hiç olduğumu anlıyorum.
Peki bu öğrendiklerimiz ne işimize yaradı? Acaba Fatih Sultan Mehmet Han'ın Atak helikopterleri olsaydı İstanbul'u daha rahat mı fethederdi? Ya da Mimar Sinan eline bilgisayarını alıp, projelerini bilgisayarda çizseydi Selimiye nasıl olurdu? Bunlar onların hayatlarını kolaylaştırır mıydı, zorlaştırır mıydı? Çok garip geliyor ama galiba bilim hayatımızı zorlaştırıyor.
Aslında kafama takılan ve sormak istediğim en önemli soru şu: İnsanlar neden kendilerini bu kadar parçalıyorlar bir şeyleri öğrenmek için. Çok şükür Müslümanız ve biliyoruz ki Rabbimiz Allah (cc) insanların kullanma kılavuzu diyeceğim ama teşbihde hata olmaz, Rabbimin affına sığınıyorum, bize Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerimi göndermiş ve biliyoruz ki son kitaptır ve kıyamete kadar insanlığa yol göstericidir. Peki bize kıyamete kadar yol göstereceğine inandığımız kitabımıza neden her fırsatta sarılmıyoruz da, sağda solda, bize düşman olan insanlarda medet arıyoruz.
Sormak istiyorum, Rabbimiz bu günlerin böyle olacağını bildiği halde kullarına, O'na iman etmiş kullarına kitabında bir yol bildirmemiş midir? Eğer devrimizde önemli olan üstünlük kaidesi ilimse, teknolojiyse, Rabbimiz Müslümanları imanlarından dolayı üstün kılmışsa gönderdiği Kitabında inananlara yol göstermemiş midir? Tabi burada şöyle bir şey de söylemek mümkün, sen çalışmadan bir şey bekleyemezsin. Ama bu böyleyse neden Kur'an-ı Kerim bize Musa (as)'ın halkına kudret helvası ve bıldırcın eti verildiğini bildiriyor.
İnsanoğlu çok aciz. Rabbim sonumuzu hayır eylesin inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder