Hayan her an yeni bir mısrayla çıkıyor karşımıza. Her an bir şeyler anlatmak için çabalıyor adete. Hiç bir şeyin hayatta manasız ve maksatsız olmadığını düşününce artık her şeyin anlamını aramaya başlıyor insan. Bir bakıyorsun etrafına onlarca şey, bir sürü olay gerçekleşiyor. Sadece bunlarla sınırlı da değil tabi ki. Her şeyi ayrı ayrı incelemek gerekiyor. Her şeye bir bütün olarak bir de parça olarak bakmak gerekiyor. Aynı kendi hayatımızda olduğu gibi. Bir durup düşünmek gerekiyor, hayatımız boyunca genel hatları ile neler yapmışız neler yaşamışız. Sonra her şeyi incelemeye başlamalıyız, bir kişiyle neler yaşamışız, bir yılda neler yaşamışız, bir günde neler yaşamışız. Ve en sonunda şu anda ne yaptığımızı sormalıyız kendimize. Bu sorguyu sadece kendimiz için değil, hayatta ki her şey için yapmalıyız. Önümüzdeki bir bardak suyu düşünelim. Nasıl bardağa kadar geldi, hangi kayanın altından çıktı, yada ne zaman gök yüzünden bir yağmur olarak düştü. Bahar geldiğinde yeşeren bir ağacı düşünelim, bir kaç hafta önce yaprağı olmayan ama şimdi yeşile bürünmüş ağacı. Yada rüzgarın uçurduğu bir toz tanesini düşünelim. Acaba yolu nereye doğru gidiyor. Güneşe bakalım bazen, o ihtişamıyla hala aydınlatıyor bizi, acaba hiç şikayet ediyor mu? İnsan bakınca içine huzur veren ayı düşünelim, nasıl oluyor da insanı büyüsüne kaptırıyor.
Hayattaki her şey bir amaç için akıp gidiyor böylesine. Her şey ayrı bir mısra yazıyor ama okumasını bilene.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder