24 Kasım 2018 Cumartesi

En Büyük Hata

Biz ne batılıyız ne de batılı olabiliriz.

Bizim kendimize özgü hayatımız, kendimize özgü bir yaşamımız var. Bunu değiştirmek ne kısacık senlere ne de üç beş kişinin elindeki imkanlara sığar.

Yıllardır öyle yoğun bir çalışma var ki belli kalıplara bizi sokmaya çalışan, her şeye bir kanun, bir yasa, bir yönetmelik... Yazdıkça yazıyorlar, çizdikçe hudut çiziyorlar. Ama bu bizim kültürümüzde, yaşam biçimimizde yok. Olmayacakta... Olması da gerekmiyor bence.

Ne kadar çok kanun olursa olsun biz daima bir açık aramakla meşgul olacağız. Batılılar gibi değiliz, olmamız da gerekmiyor. Neden olalım ki? Onlar kanunlar yazıp, bu kanunlar çerçevesinde yaşamaya çalışıyor. Ama bizde öyle değil. Bizim yerleşmiş bir kültürümüz var, adetlerimiz, örfümüz, geleneklerimiz var. Bence olması gereken de budur.

Kanunlara uyamayız... En basitinden, birinin arabasının önünü kesip para vermeden geçemezsin deseniz bu gasp olur kanunlara göre ama her düğünde bu çok sevilen hatta beklenen, olmazsa olmaz, düğün hazırlıklarında "zarflar hazır mı?" sorusunun sorulduğu bir geleneğimizdir. Kanunlardan başka kimse de bunu kötü karşılamaz.

Hal böyle iken sürekli her şeyi kanunlara bağlamaya çalışmak çok ama çok anlamsız ve vakit kaybından başka bir şey değildir.

Ama maalesef öyle arada kaldık ki... Ne kanunlara uyabildik ne de geleneklerimize, adetlerimize bağlı kalabildik. Hangisi işimize gelirse o yöne doğru sarhoş edasıyla yürüyüp gittik, gidiyoruz.

Kanun yazmak yerine, eğitim ve öğretim verdiğini düşünen okullarımız adetlerimizi, geleneklerimizi anlatsa çok daha iyi olmaz mıydı?

Biz sadece batılı olma derdine düşüp kanun yazma derdine düştük. Kanun mu lazım size, çok şükür müslümanız, bütün gereken kanunlar belli.

Her yazılan kanun da hata üstüne hata yapıyoruz. %100 olarak her şeyi, her ihtimali, her olasılığı düşünüp yazamazsınız.

Ama insanlara hayatın genel kurallarını, adetlerimizi, geleneklerimizi anlatabilirsiniz.

Yere çöp atmanın cezasını kanunda yazmak yerine, çöpün çöp kutusuna atılması gerektiğini (çöp yere atılmazı değil) öğretebilirsiniz.

Yaya geçidinde yayaya öncelik vermeyen kişiye kanunla ceza yazacağına, yayaların önceliğini insanlara anlatabilirsiniz. Yayaya da yaya geçidinin kullanmaları gerektiğini anlatabilirsiniz.

Bunları anlatmak, sosyal medyada bir vidyo ile yada iki broşürle değil, bebeklikten başlayarak anlatılarak hayatlarının bir parçası haline getirmeli.

Hatta bu kadar çok şeyi anlatmak yerine kısa ve öz olarak, başkalarının hakkına tecavüz etmeyip imkanın oldukça kendi hakkından başkalarına vermeyi öğretebilirsek ne kanuna gerek kalır nede başka bir şeye.

Ama maalesef şunu diyecek duruma geldik: "kanunda hak benim", "kanunda cezası yok", kanun benim lehime", "burada kamera yok, gören kimse yok", "benim çevrem geniş bana bir şey yapamazlar" vs. vs.

Keşke bu kadara kanun yerine "... bir kişi hayırdan kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde îman etmiş olmaz" ilkesini hayatlarımıza katabilseydik.

Kapımın önünde çöp görmek istemiyorum, komşumun kapısının önüne çöp atmayayım.
Yaya yolundan ben geçseydim beklerken çok üşürdüm, yayaya yol vereyim.
Sırada biri benim önüme geçseydi çok sinirlenirdim, kimsenin önüne geçmeyeyim.
Lokantada biri yemek servis ederken kibar davranmasa canım sıkılırdı, kibar davranayım.
Biri benim işimi geciktirseydi hayatımı heba etmiş olurdu, kimsenin işini geciktirmeyeyim.
Biri benim hakkımı yeseydi, elimden bir şey gelmeseydi, çok üzülürdüm, kimsenin hakkını yemeyeyim.

İnsanlar arasındaki ikili ilişkileri tek bir cümle ile düzenleme varken kimsenin okumadığı, okumaya çalışanların anlamadığı binlerce cümle yazmanın ne anlamı var ki.

Peki hiç mi kanun olmaması gerekiyor?

Aslını sorarsanız, bütün kanunlar zaten mevcut ama biz batılı olma sevdasına, ne kendi inandığımız kitabımıza uyuyoruz ne de kendi örflerimize, adetlerimize, aklımıza güveniyoruz. Batılı sevdasına yaşayıp gidiyoruz.

İllaki bir kanun olacaksa, çok açık metinler ve olabildiğince sade yani bu kanunlarla yönetilen herkesin ömrünün tamamını harcayıp okuyamayacağı kadar uzun, önündeki cümleyi bir kez okuduğunda anlayabileceği kadar açık olmalı.

Bizim tabi olduğumuz binlerce sayfa kanun var, bunları okuyan, okuduğunda anlayabilen kaç kişi var acaba?

İşte en büyük hatamız, bize bol bol kanun değil, bu kanunlardan çok daha üstün, çok daha akıllıca olan kendimize ait bir yatımızın olduğunu unuttuk...

Materyalist

O kadar materyalist bir düzenin içerisinde kaldık ki. Ağır geliyor. Söz konusu para ve paranın alabilecekleri olunca kimsenin gözü başka bir...