27 Aralık 2010 Pazartesi
Hüzün...
Nankörlük mü nedir bilmiyorum kendi nefsime, üzülüyorum yine de istediklerimin olmasına, sızlıyorum, göz yaşı döküyorum, dönüp kendime bakıyorum... Karşımda bir suçlu görüyorum sadece, üzülüyorum, suçlu olduğuma değil, bunca insanı kırdığıma, incittiğime... Üzülüyorum, elimdekilerin kıymetini bilemediğime... Üzülüyorum, beni ben yapanı bilemediğime... Ve artık biliyorum, bütün suçların sahibi benim... Ve af diliyorum, herkesten, her şeyden... Ama kendimi affetmiyorum asla...
1 Eylül 2010 Çarşamba
31 Ağustos 2010 Salı
BİRGÜN
Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat birgün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekanlarda öğrendiğiniz bir inancı çatılarda haykıracaksınız ve insanlar buna inanacak...
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
Fuzuli'ye sormuşlar : Sevmek mi daha güzel sevilmekmi?
O'da demiş : Sevmek daha güzel çünkü; sevildiğinden hiçbir zaman emin olamaz insan ...
O'da demiş : Sevmek daha güzel çünkü; sevildiğinden hiçbir zaman emin olamaz insan ...
29 Ağustos 2010 Pazar
Dost
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konusma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyo delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadasını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
Evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; hakliymissin baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kere de git ona.
Genç adam, çuvalı sirtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna.
Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpistirirler toprak.
Belli olmasin diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, iste dost buymuş' diye konusunca,
Babasi; 'daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çikart bir kavga,
Atacaksin iki tokat, hiç çekinmeden ona,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız
Sarimsak tarlasını böyle iki tokada'!
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konusma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyo delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadasını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
Evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; hakliymissin baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kere de git ona.
Genç adam, çuvalı sirtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna.
Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpistirirler toprak.
Belli olmasin diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, iste dost buymuş' diye konusunca,
Babasi; 'daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çikart bir kavga,
Atacaksin iki tokat, hiç çekinmeden ona,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız
Sarimsak tarlasını böyle iki tokada'!
26 Ağustos 2010 Perşembe
Eba Müslim Horasani diyor ki;
Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Mevlana'nın Yedi Öğüdü
1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6- Hoş görülülükte deniz gibi ol.
7- Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6- Hoş görülülükte deniz gibi ol.
7- Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.
Bal Tefsiri
MEŞHUR “BAL TEFSİR” İNDE
Hz. Ali (k.v.) bir Gaza’dan döndüğü zaman; Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (r.a) ziyaretine gelip gazasını tebrik ettiler. Hz. Ali Onlara bal ikram etti. Bal yeni kalaylanmış bakır tasın içinde, balın içinde de bir kıl vardı. Her biri bu kılı Hz. Peygamberin kızı Fatıma (r.a.) bizi denemek için koymuştur dediler. Herkes bunun hakkında üç söz söylediler:
HZ.EBU BEKİR (R.A.) BUYURDU Kİ:
Doğru namaz kılanın kalbi nurludur bu tastan,
Namazdan lezzet almak tatlıdır bu baldan,
Namazı ta’dil-i erkan ile kılmak incedir bu kıldan.
HZ. ÖMER (R.A.) BUYURDU Kİ:
Misafir perverin kalbi nurludur bu tastan,
Misafire ikram etmek tatlıdır bu baldan,
Misafirin kalbi incedir bu kıldan.
HZ. OSMAN (R.A.) BUYURDU Kİ:
Âlimlerin kalbi nurludur bu tastan,
Salihlerle sohbet tatlıdır bu baldan,
Kur’an-ı Kerimi anlamak incedir bu kıldan.
HZ. ALİ (K.V.) BUYURDU Kİ:
Mücahitlerin kalbi nurludur bu tastan,
Düşmanla cihat tatlıdır bu baldan,
Kul hakkı gözetmek incedir bu kıldan.
HZ. ALİ (K.V) HZ. FATIMA’NIN ŞÖYLE DEDİĞİNİ NAKLETTİ:
Zevcini hoş tutan kadının kalbi nurludur bu tastan,
Efendisiyle iyi geçinmek tatlıdır bu baldan,
Kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) İÇERİ GİRDİ BUYURDU Kİ:
Beni sevenin kalbi nurludur bu tastan,
Kevser şarabı tatlıdır bu baldan,
İslamın yolu incedir bu kıldan.
CEBRAİL (A.S.) GELİP ŞÖYLE BUYURDU:
Nübüvvet mührün nurludur bu tastan,
Ümmetine şefaat tatlıdır bu baldan,
Sırat köprüsü incedir bu kıldan.
Hz. Ali (k.v.) bir Gaza’dan döndüğü zaman; Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman (r.a) ziyaretine gelip gazasını tebrik ettiler. Hz. Ali Onlara bal ikram etti. Bal yeni kalaylanmış bakır tasın içinde, balın içinde de bir kıl vardı. Her biri bu kılı Hz. Peygamberin kızı Fatıma (r.a.) bizi denemek için koymuştur dediler. Herkes bunun hakkında üç söz söylediler:
HZ.EBU BEKİR (R.A.) BUYURDU Kİ:
Doğru namaz kılanın kalbi nurludur bu tastan,
Namazdan lezzet almak tatlıdır bu baldan,
Namazı ta’dil-i erkan ile kılmak incedir bu kıldan.
HZ. ÖMER (R.A.) BUYURDU Kİ:
Misafir perverin kalbi nurludur bu tastan,
Misafire ikram etmek tatlıdır bu baldan,
Misafirin kalbi incedir bu kıldan.
HZ. OSMAN (R.A.) BUYURDU Kİ:
Âlimlerin kalbi nurludur bu tastan,
Salihlerle sohbet tatlıdır bu baldan,
Kur’an-ı Kerimi anlamak incedir bu kıldan.
HZ. ALİ (K.V.) BUYURDU Kİ:
Mücahitlerin kalbi nurludur bu tastan,
Düşmanla cihat tatlıdır bu baldan,
Kul hakkı gözetmek incedir bu kıldan.
HZ. ALİ (K.V) HZ. FATIMA’NIN ŞÖYLE DEDİĞİNİ NAKLETTİ:
Zevcini hoş tutan kadının kalbi nurludur bu tastan,
Efendisiyle iyi geçinmek tatlıdır bu baldan,
Kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) İÇERİ GİRDİ BUYURDU Kİ:
Beni sevenin kalbi nurludur bu tastan,
Kevser şarabı tatlıdır bu baldan,
İslamın yolu incedir bu kıldan.
CEBRAİL (A.S.) GELİP ŞÖYLE BUYURDU:
Nübüvvet mührün nurludur bu tastan,
Ümmetine şefaat tatlıdır bu baldan,
Sırat köprüsü incedir bu kıldan.
Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun
Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım
Dost vaslına eriştim günahım yağma olsun
İkilikten usandım birlik hanına kandım
Derdi şarabın içtim dermanım yağma olsun
Varlık çün sefer kıldı dost andan bize geldi
Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun
Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz u kıştan
Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun
Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun
Yunus Emre
Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun
Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım
Dost vaslına eriştim günahım yağma olsun
İkilikten usandım birlik hanına kandım
Derdi şarabın içtim dermanım yağma olsun
Varlık çün sefer kıldı dost andan bize geldi
Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun
Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz u kıştan
Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun
Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun
Yunus Emre
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Materyalist
O kadar materyalist bir düzenin içerisinde kaldık ki. Ağır geliyor. Söz konusu para ve paranın alabilecekleri olunca kimsenin gözü başka bir...
-
Lepistesler sanılanın aksine eski suyu severler yaşadıklar ortamlar pırıl pırıl berrak sular değillerdir. Küçük akvaryumlarınıza büy...
-
Babillilerin bayramı idi. Onların âdetlerine göre; bayram gelir gelmez, küçük-büyük, kadın-erkek, zengin-fakir kim varsa, bayram yerine ko...
-
İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak'kı bilmekti...